Yeni bir araştırma, insan beyninin büyüklüğünün en azından 1930’lardan bu yana her on yılda bir arttığını ortaya koydu.
Çalışmanın müelliflerine nazaran, bu beyinsel büyüme muhtemelen hayatın erken devirlerindeki çevresel faktörlerin güzelleşmesinin bir sonucu ve yaşlandıkça bunama tehdidine karşı bir tampon misyonu görüyor olabilir. Araştırmacılar Framingham Kalp Çalışmasına (FHS) katılan 3.226 kişinin manyetik rezonans görüntüleme (MRI) beyin taramalarını inceledi. 1948’de Framingham, Massachusetts’te başlatılan FHS, 1930’lardan bu yana her on yılda bir doğan iştirakçileri içeriyor ve artık yepyeni örneklemin çocuklarını ve torunlarını da mevzuya dahil ediyor.
Çalışma müellifleri, 1999 ile 2019 yılları ortasında yapılan taramaları incelerken, 30’lu yıllarda doğan insanların beyinlerini 1970’lerde doğanlarla karşılaştırmaya çalıştı. Bunu yaparken, ortalama beyin hacimlerinin bu 40 yıllık devirde 1.234 mililitreden 1.321 mililitreye yükseldiğini ve bunun yaklaşık yüzde 6,6’lık bir genişlemeyi temsil ettiğini buldular.
Şaşırtıcı bir biçimde, iştirakçilerin beyinlerinin yüzey alanı daha da büyük bir artış gösterdi: 1970’lerde doğanların ortalama kortikal yüzey alanı, kırk yıl evvel dünyaya gelenlerden neredeyse yüzde 15 daha büyüktü ve 2,056’dan 2,104 santimetrekareye yükseldi.
Çalışmanın müellifi Charles DeCarli yaptığı açıklamada bu bulguları yorumlayarak “bir kişinin doğduğu on yılın beyin boyutunu ve potansiyel olarak uzun vadeli beyin sıhhatini etkilediği görülüyor” dedi. Bu farklılıkları açıklamaya çalışan araştırmacı, “genetiğin beyin büyüklüğünün belirlenmesinde kıymetli bir rol oynadığını, lakin bulgularımızın sıhhat, toplumsal, kültürel ve eğitim faktörleri üzere dış tesirlerin de bir rol oynayabileceğini gösterdiğini” söyledi.
Gerçekten de, ABD’de Alzheimer hastalarının sayısı artmaya devam etmesine karşın, yaşa bağlı nörolojik bozukluklardan mustarip nüfusun genel yüzdesi birkaç on yıldır düşüyor. Bu da beyin hacmi arttıkça, beyin sıhhatinin güzelleştiğine dair savları destekleyen bir gelişme.
